Kölenin İntikamı

Eski İslam mistiklerine göre” insan olmak” bütün yaratılmışların üstüne yükselerek, Allah’a en yakın dereceye ulaşmaktır. İnsanın fakirini zengininden, kölesini efendisinden, hattâ müslümanını hristiyanından ayırmaksızın, her insanı insan bilen bu inanış, şüphesiz beşerî olgunluğun büyük tecellîlerinden biriydi. Aynı inanışa göre insan meşhur “Sırat köprüsü”nü öldükten sonra geçecek değildi. Bir ruh, ateş, hava, su, toprak, nebat ve insan olmayan canlılar silsilesini aştıktan sonra insan olabilirdi. Sırat köprüsü, rûhun insan oluncaya kadar kat’ettiği, kıldan ince, kılıçtan keskin yoldu ki, insan olmak işte bunun için müşkül, fakat bunun için şerefliydi.

*

Köle’nin intikâmı hikâyesini bilirsiniz: Bir tek çürük dişi şiddetle ağrıyan köle bir dişçiye gitmiş. Fakat, o sırada başka işlerle meşgul olan dişçi, kölenin bu ıztırâbına kulak asmamış, onun ağrıyan dişini çekmemiş. Gel zaman git zaman, devir değişmiş. Köle, galibâ bulunduğu memleketin emîri olmuş. Emîr olduktan sonra da ilk işi aynı dişçinin dükkanına, fakat bu sefer saltanat arabasıyla gidip, uğramak olmuş. Eski köle sonsuz gururla dişçi sandalyesine oturmuş, siyah dudakları arasından beyaz ışıklarla sırıtan diğer 31 sağlam dişini göstermiş. Dişçiye:

-Sana emrediyorum. Çek bunları! Demiş.

Az sonra, 31 sağlam dişiyle geldiği dükkândan, ağzı kanlar içinde, dişsiz fakat mağrur ve intikâmını almış bir köle huzûru ile ayrılmış.

*

Kölenin intikamı, ya bu türlü olur yâhut başka türlü. Fakat ne türlü olursa olsun, kalitesi ve cinsi “köle intikâmı”dır. Dileyelim ki emîr olduktan sonra, kölelik devirlerinin intikâmını almaya kalkanlar yalnız kendi dişlerinden olsunlar. Çünkü bunlar içinde, düştükleri dalâlet yüzünden, kendilerine uyanları da dişsiz kalmaya mecbur ve mahkum edenler çıkabilir.

 

Ah, eski İslâm mistikleri ne kadar haklı ve gerçekten insan olmak ne kadar müşküldür.

Nihad Sâmi Banarlı, Devlet ve Devlet Terbiyesi, 2. Baskı, Sayfa: 180-184.