Oğuz Kağan Destânı-2
…Gene söylenmeden kalmasın belli olsun ki Oğuz Kağan’ın yanında ak sakallı, kır saçlı, uzun akıllı (tecrübeli) bir yaşlı kişi vardı. Anlayışlı, doğru bir erdi. Tüşimel (nâzır, vezir, vekil) di. Onun adı Uluğ Türük’tü.
Günlerden bir gün uykuda bir altın yay gördü. Dahi üç gümüş ok gördü. Altın yay gün doğusundan tâ gün batısına kadar uzanmıştı. Üç gümüş ok da şimâle doğru gidiyordu. Uykudan sonra düşte gördüğünü Oğuz Kağan’a bildirdi. Dahi dedi ki: “Ey Kağanım! Sana hayat hoş olsun. Ey Kağanım! Sana dirilik hoş olsun. Gök Tanrı düşümde ne verdiyse gerçek olsun. Tanrı bütün dünyayı senin nesline verdirsin” dedi.
Oğuz Kağan Uluğ Türük’ün sözünü beğendi. Öğüdünü dinledi. Öğüdüne göre kıldı….
Ondan sonra Oğuz Kağan oğullarına yurdunu üleştirip verdi. Dahi dedi ki:
Ay oğullar köp men aşdum
Uruşgular köp men gördüm
Çıda birle köp ok atdum
Aygır birle köp yürüdüm
Düşmanlar-nı ığladurdum
Dostlarum-nı men kültürdüm
Kök Tengri-ge men ötedim
Sen-ler-ge bire men yurtum.
“Ey oğullarım! Ben çok yaşadım. Çok savaşlar gördüm. Çıda ile çok ok attım. Aygır ile çok yürüdüm. Düşmanları ağlattım. Dostlarımı güldürdüm. Gök Tanrı’ya borcumu ödedim. Sizlere de yurdumu veriyorum” mânâsındaki bu manzum söyleyiş, elimizde tek nüshası bulunan Uygur harfleriyle yazılı, Oğuz Destânı’nın son sözleridir. Yazmanın bundan sonraki kısmı eksiktir…
N.Sâmi Banarlı, Oğuz Kağan Destanı, Resimli Türk Edebiyât Târihi, 2001, s: 20