Bozkurt Destânı-2
Aşine – Türk sülâlesinin efsânevî târihi halinde söylenen bu rivâyet, yine bir Çin kaynağında bir başka şekilde yazılıdır. Bu, ikinci rivayet de şöyledir:
«Türklerin ilk atası, batı denizi ‘nin batı kıyılarında oturuyordu. Bunun halkı, Hun’ların bir bölümü idi ve Aşine adını taşıyordu. Aşine boyu, komşu milletlerden biri tarafından (bir baskınla) yok edildi. Bunlardan ancak bir oğlan sağ kaldı. Düşmanlar bu oğlana acıdılar. Onu öldürmediler; ayaklarını, kollarını kesip bir kamışlığa bıraktılar. Düşman gidince bir dişi kurt bu çocuğa baktı. Onu iyi etti. Yiyecek getirip bu oğlanı besledi. Onunla evlendi ve ondan gebe kaldı.
Düşman Hanı, çocuğun sağ kaldığını duydu. Adamlarını gönderip onu öldürmek diledi. Asker geldiği zaman kurdu gencin yanında gördü. (Tehlikeyi sezen) Kurt, bir Tanrı yardımına uğramış gibi, genci oradan alıp denizin doğusuna götürdü. Altay dağlarının ortasına getirdi. Her tarafı dağlarla çevrili bir mağarada on çocuk doğurdu. Yine burada yeşilliklerle dolu geniş bir meydan vardı. On oğlan büyüyüp evlendiler. Her birinden bir boy türedi. Bunlardan biri Aşine boyu idi. Aşine, bütün kardeşlerinin en akıllısı olduğu için, Türkler’e hükümdar oldu. Soyunu unutmadığını göstermek için de çadırının kapısı önüne, üzerinde kurt başı bulunan bir bayrak dikti. Birçok yıllardan sonra, Aşine kavmine Asençe denilen biri hükümdar oldu. Yeni hakan, kavmini dağlık yerden çıkardı.
. . . Bir boy’un bir düşman boy tarafından yok edilip ancak bir çocuk bırakılması; çocuğun kurt tarafından beslenmesi, Türk destânının en eski motiflerinden biridir. Milâddan 119 yıl önce batı ülkelerini gezerek Çin imparatoruna rapor veren devlet adamı Çjan- Ken’ in notlarında bu efsâneyi bütünleyen mühim çizgiler vardır ki şöyle diyor:
“Hun ülkesinde bulunduğum zaman duydum ki Usun Hânı, Gunmo ünvânını taşıyor. Gunmo’nun babası Hunların batısındaki bir ülkeye sahipti. Gunmo’nun babası bir savaşta Hunlar tarafından öldürüldü. Yeni doğmuş olan Gunmo’yu kırlara attılar. Kuşlar çocuğu sineklerden koruyor; bir dişi kurt sütüyle besliyordu. Hun Hâkanı buna şaştı. Bu çocuğu Tanrı saydı. Onu kendi terbiyesine aldı, büyüttü. Babasının ülkesini ona geri verdi.”
Nihat Sâmi Banarlı, Resimli Türk Edebiyat Dergisi, 2001, s: 24